Burun yaşam kalitemizi ve sağlığımızı etkileyen en önemli organlardan biridir. Beş duyumuzdan biri olan koku duyumuz, nefes almamızın en önemli kısmı olmasına rağmen burunda yer alır. Koku, tat alma duyumuzla birlikte çalışır. Koku bozuklukları nadir de olsa burun tıkanıklığı en sık görülen şikayetlerden biridir.
Rahat nefes alamadığımız takdirde fiziksel performansımız etkilenir ve daha çabuk yoruluruz. Uyku düzenimiz ve kalitemiz bozulur. Horlama meydana gelir ve iyi dinlenemediğimiz için gün içerisinde kendimizi yorgun hissederiz. Gelecekte kalp-damar ve akciğer hastalıklarına yakalanma ihtimalimiz daha yüksek. Yapılan çalışmalarda cinsel isteksizlik ve performans bozuklukları rapor edilmiştir. Hastanın psikolojik durumunu etkilediği ve diğer hastalıkların ortaya çıkmasını kolaylaştırdığı rapor edilmiştir.
Özellikle çocuklarda konuşma bozuklukları, gece idrara çıkma, kulak sorunları ve işitme sorunlarına neden olur. Bununla ilgili ameliyatlarda artış yaşandı. Burun tıkanıklığı genellikle bu nedenlerden dolayı yaşam kalitemizi bozar.
Burun tıkanıklığı, burnun içini oluşturan kıkırdak ve kemiklerin anatomik eğriliğinden kaynaklanabileceği gibi alerji gibi mukoza zarlarını etkileyen hastalıklardan da kaynaklanabilmektedir. Bazen alerji nedeniyle burunda oluşan polipler de burun tıkanıklığına neden olur, hatta koku alma yollarını tıkayarak koku alma bozukluklarına yol açar. Nadiren burun içinde gelişen tümörler gibi nedenler de burun tıkanıklığına neden olur.
Çocuklarda bu duruma sıklıkla geniz eti neden olur ve kulak tüplerine yakın olması nedeniyle orta kulak sorunlarına da neden olur.
Ülkemizde sıklıkla gördüğümüz alerjik rinit, burun tıkanıklığının başlıca nedenleri arasında yer alıyor. Havada dolaşan alerjik maddelere karşı vücudun geliştirdiği reaksiyon sonucu ortaya çıkar ve burnu kaplayan tüm mukozaları etkileyerek şikayetlere neden olur. Kalın, yapışkan bir akıntıya neden olur.
Dokuların şişmesi ile burun tıkanıklığına neden olduğu gibi sinüs açıklıklarını tıkayarak da sinüzite neden olur.
İdeal burun nedir ve nasıl olmalıdır?
“İdeal burun” kavramı toplumdan, coğrafyadan ve kişiden kişiye farklılık gösterebilmektedir. Dünyada yaklaşık 7 milyar insan yaşıyor ve bu kadar farklı yüz tipine uygun ideal bir burun şekli var. Yapılan araştırmalara göre burun ucu (burun tipi) ile üst dudak arasındaki açı 106 derece olduğunda kadınların yüz güzelliği ortaya çıkıyor. Açısı 90 dereceden az olan bir burun daha erkeksi ve daha uzun görünür.
Ancak biz uzmanlara göre genel formüllerden çok kişinin yüz hatlarına uygun bir görünüm yapmak çok daha önemli. Genel olarak yüze baktığımızda burun, yüz özellikleriyle orantılı, güzel ve uyumlu görünen, burun kanatları çok geniş olmayan, burun ucu, sırt gibi kısımları olan ideal burundur. burnun kendisi birbirini tamamlar.
Aynı zamanda simetrik bir yapıda olması gereken ideal burunda, karşı taraftan bakıldığında burun kanatları ile burun orta çizgisinin eşit olması beklenir.
Yüzün orta hattında burnun iç kantusunu ve dudak hattını da içerecek şekilde yüzü 3 eşit parçaya böldüğümüzde bu kısımlarla orantılı bir burun ideal burundur. Aynı zamanda açık olmayan burun deliklerinin göz orta hattı hizasında olması da orantısal mükemmelliği tamamlamaktadır.
Rönesans döneminde ünlü sanatçı ve mimarlar eserlerini yaratırken “altın oran” formülünü kullanmışlardır. Yüzyıllar sonra bilim insanları bu matematiksel formülü kullanarak yüz güzelliğinin sırlarını açıklamaya çalıştılar.
Yapılan araştırmalara göre Liz Hurley, Scarlett Johansson ve Jessica Alba gibi Hollywood yıldızları bu kriterlere en yakın yüz ölçülerine sahip.
Burnumuzun En Önemli Noktası
Burun nefes almamızın ilk giriş noktası olduğundan en önemli organımızdır.
Hava yolunun giriş kanalını oluşturur. Hava buradan geçerken ısınıp nemleniyor ve temiz bir şekilde akciğerlere ulaşıyor. En dar nokta burun deliklerinin başladığı yerdir. Hava bu en dar noktadan geçerek akciğerlere ulaşarak yolculuğuna başlar. Burun delikleri altta kemik, ortada septum kıkırdak ve üstte burun tipini oluşturan alar kıkırdaklardan oluşan üçgen bir yapıdadır. Bu yapının özelliği sert dokulardan oluşması ve yeterli hava geçişine uygun olmasıdır. Burada oluşacak herhangi bir daralma burundan nefes almayı imkansız hale getirir.
Burun deliklerinin kıkırdak, kemik gibi sert dokulardan oluşmasının bir diğer nedeni de hava hareketlerindeki fizik kanunlarıdır. Bu prensibe Bernoulli Yasası denir. Bu kanuna göre; Bir yerden başka bir yere hareket eden havanın hızı, basıncıyla ters orantılıdır. Yani hızlanan havanın basıncı azalır. Bu temel prensip, uçakların kalkışına ve havada hareket etmesine olanak sağlar. Kısacası o dev uçakları uçuran da bu kanundur.
Peki bunun burun deliklerimizle ne alakası var?
Burun deliklerinin anatomik yapısının sert dokulardan oluştuğunu belirtmiştim. Burnun en dar kısmı olan deliklerden geçen havanın hızı diğer yerlere göre daha yüksek olacaktır. Bu nedenle hava geçtikçe basınç azalacaktır.
Burada oluşacak negatif basınç yumuşak dokuları çekerek deliğin daralmasına neden olur. Bu durum havanın geçişini zorlaştıracak ve burun tıkanıklığına yol açacaktır. Normal bir burunda burun etinin deviasyonu, genişlemesi gibi anatomik bozukluklar yoksa bu etki oluşmaz ve hissedilmez.
Veya bu gibi sebeplerden dolayı burun ameliyatı yapılırsa ve buradaki kemik ve kıkırdak dokular hava yolunu açmak için gereğinden fazla alınırsa Bernoulli Yasası devreye girerek burun tıkanıklığı şikayetlerimiz başlayacaktır. Bu şikayetleri daha çok burun estetiği ameliyatlarından sonra görüyorum. Bu nedenle burun estetiği yaparken en çok dikkat ettiğim nokta burun deliklerinin fizyolojik yapısıdır.
Burun deliklerinin daralması veya kıkırdak, kemik gibi sert dokuların kaybıyla oluşacak çöküklük burun tıkanıklığına neden olacaktır.
Bu ameliyatı yapacak hekimlere tavsiyem her zaman fizyolojiyi koruyacak şekilde tercihlerini kullanmaları ve Bernoulli Yasasını asla unutmamaları.
Burun Tıkanıklığı Nedir?
En sık duyduğumuz şikayetlerden biri olan “burun tıkanıklığı”nın sebepleri nelerdir?
Fiziksel Bozukluklar: En sık görülen burun bölümü eğriliği “deviasyon”dur. Kazara oluşan burun travmalarına bağlı olarak da görebileceğimiz gibi doğuştan gelen bir rahatsızlık olarak da karşımıza çıkabilmektedir. Kazara oluşan burun kırılmalarında burnun üstündeki kemikte de eğrilik meydana gelir. Tedavileri cerrahidir ve ameliyatın Rinoplasti tekniği ile yapılması gerekmektedir.
Burun eti şişmesi: Burun etleri, burun boşluğunun her iki yan duvarında bulunan, içinde kemik yaprağı bulunan ve mukozayla kaplı üç parça ettir. En önemli faydası burundan geçen havayı ısıtması ve nemlendirmesidir. Burun etleri alerji gibi nedenlerle şişebilir ve bunun sonucunda burun tıkanıklığına neden olurlar.
Burun kanalı ameliyatı genel anestezi altında yapılabileceği gibi sadece burun etlerine müdahale edilecekse ofis şartlarında lokal anestezi altında da yapılabilmektedir. Alerji ilerlediğinde burunda polip oluşumuna neden olabilir ve kronik alerjik sinüzit dediğimiz bu durumun tek tedavisi ameliyattır. Operasyon sonrasında hastaya alerjik rinit tedavisinin etkili ve sürekli olarak uygulanması gerekmektedir.
Tüm bu nedenlerden dolayı oluşan burun tıkanıklığı çeşitli rahatsızlıklara neden olur. Bunlar zayıf fiziksel performansı ve uyku bozukluklarını içerir. Horlama, geceleri sık uyanma ve uyku apnesi ile uyku kalitesi bozulur. horlamayla da görülebilir. Kronik burun tıkanıklığı olan hastaların ileri yaşlarda daha sık kalp-damar hastalıklarına bağlı tansiyon sorunu yaşadıkları gözlemlenmiştir.
Burun tıkanıklığı olan hastaların üst solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanma olasılığı daha yüksektir. Sigara içmek gibi burun içi faaliyetleri bozan alışkanlıklar varsa bu oran iki katına çıkar. Burun tıkanıklığının cinsel performans üzerindeki olumsuz etkilerine ilişkin çok sayıda makale yayınlanmıştır. Cinsel isteksizlik, uyku bozukluğu ve kolay yorulma ile ortaya çıkar. Çocuklarda konuşma bozuklukları, gece idrara çıkma, orta kulak enfeksiyonları ve işitme kaybına yol açabilecek kulak sorunları yaratır.
Burun tıkanıklığından kaynaklanan bu hastalıkları ortadan kaldırmak için dikkatli bir muayene ve öykü sonrasında çekilecek paranazal sinüs tomografisi, burun anatomisinin tamamını fotoğraf gibi ortaya koyar. Deviasyon, burun eti ve burun estetiği gibi müdahalelerle şikayetlerin ortadan kaldırılması mümkündür. sinüzit ameliyatı.
Neden Horlarız?
Horlama aslında uyku sırasında üst solunum yollarımızdan geçen havanın akciğerlere ulaşana kadar geçen sürede rahatsız edici bir ses çıkarması durumudur. Araştırmalar horlamanın sosyal bir olasılık olduğu kadar bir sağlık sorunu olduğunu da gösteriyor. Horlama hemen hemen her yaş grubunda ve cinsiyette görülebilir. Şiddetine ve kandaki karbondioksit miktarına bağlı olarak uyku apnesine de neden olabilir.
Horlama ve uyku apnesi farklı klinik şikayetlere neden olsa da aynı anatomik bozukluklar nedeniyle ortaya çıkar. Bu anatomik özellikler horlayan hastaların 90%'sinde görülmektedir. Bunlar, kavisli nazal septum (deviasyon), sinüzit, geniz eti, büyük bademcikler, dil kökü ve boğaz duvarındaki darlıklar, küçük çene kemiği gibi üst solunum yollarında bulunan organ ve dokulardır. Ayrıca boğaz bölgesinde hızla geçen havanın boğazdaki yumuşak damak ve yutak duvarı gibi yapıların geri çekilmesiyle horlamanın şiddeti artar. Bazı uyuşturucular ve alkol bu etkileri ikiye katlar.
Uyku apnesi olan hastalarda ciddi kalp-damar sorunları da varsa bu durum yaşamı tehdit eden bir duruma yol açabilir. Çalışmalar, kardiyovasküler nedenlere bağlı 432.000 ölüm arasında en yaygın ölüm zamanının, aktivitenin en düşük olduğu uyku sırasında, örneğin sabah 5 ile 6 arasında meydana geldiğini göstermiştir.
Çocuklarda yapılan çalışmalarda bademcik geniz eti nedeniyle horlayan çocukların ameliyat sonrası EKG bulgularının düzeldiği görülmüştür.
Burun Dolgusu Nedir?
Yüze uygulanan yüz gençleştirme ve ameliyatsız yüz estetiği teknikleri burun için de uygulanmaya başlandı ve son zamanlarda özellikle sosyal medya üzerinden takipçilerimden çok fazla soru gelmeye başladı. Bu sorulara yanıt olarak ve hastalarımı aydınlatmak amacıyla bu blog yazımda son zamanların yükselen trendi burun dolgusu hakkında bilgiler paylaşmak istedim.
Burun dolgusu; Burnun dış görünümünü ameliyatsız olarak değiştirmeye olanak sağlayan dolgu uygulamasıdır. Dolgu maddesi olarak genellikle hyaluronik asit ve türevleri kullanılmaktadır. Burun dolgusu ile burun eğriliği hafifletilebilir veya burun ucu kaldırılabilir.
Nefes alma problemleri, kapakçık yetmezliği gibi anatomik sorunların burun dolgusu ile çözülmesi mümkün değildir. Yani dolguyu istisnai durumlar dışında fonksiyonel çözüm sağlamak için değil estetik amaçlı kullanıyoruz. Kalıcılığı 1 – 1,5 yıl kadar sürer.
Tıpkı yüz dolgusu gibi komplikasyon riski taşıdığı için deneyimli eller tarafından kullanılması gereken bir uygulamadır. Aynı zamanda çok iyi bir anatomi bilgisi gerektirir. Uygulama öncesinde hastayla görüşülerek detaylı muayene yapılıyor ve buna göre dolgu kararı veriliyor.
Burun estetiği yaptırmaktan çekinen hastalarıma tavsiye edebilirim ancak bunun kalıcı olmadığını ve fonksiyonel bir değişikliğe yol açmayacağını da hatırlatmak isterim.
Ayrıca burun, deri ve kıkırdak arasında yapılan her madde iyileşen bir doku oluşturarak küçük çaplı bir reaksiyona neden olur. Bu reaksiyon, tıpkı yara iyileşen doku gibi, yapıldığı yerde kalıcı bir doku değişikliğine neden olur. Bu durum bazı durumlarda iyi sonuçlara yol açarken bazen de ameliyatla düzeltilmesi gereken durumlara yol açmaktadır.
Daha önce burun estetiği ameliyatı geçirmemiş hastalarımıza dolgu yaparken her zaman burnun anatomik özelliklerini dikkate alarak olası sonuçları hesaplamak gerekir. Dolguya gerek kalmadan ameliyat kararının alındığı, bazı durumlarda operasyon sırasında veya sonrasında dolgu gibi yardımcı malzemelere başvurulması gerekebileceği hastalara ayrıntılı olarak anlatılmalıdır.
Dolgu hekiminin her zaman dolgu yaptığı organın anatomi ve fizyolojisini iyi bilmesi ve o organa yapılacak her türlü ameliyatı bilmesi gerekir.
Deviasyon ve Baş Ağrısı
KBB hekimlerinin en sık sorduğu sorulardan biri; Burun bölümü eğriliği (deviasyonu) baş ağrısına neden olur mu? Baş ağrısının sinüzitten kaynaklandığı düşünülmektedir. Ancak yapılan muayenelerde ve paranazal sinüs tomografisinde baş ağrısı ile sinüzit arasında anlamlı bir ilişki bulunamadı.
Akut sinüzitte çok fazla olmasa da başın ön kısmında ağrı görülebilir. Kronik sinüzitte bu durum ağrıdan ziyade tokluk hissi olarak ifade edilir. KBB hekimi baş ağrısının sinüzite bağlı olup olmadığını araştırırken mutlaka bilgisayarlı sinüs tomografisi istemelidir.
Bu muayene sonunda sinüzitin varlığı detaylı olarak anlaşılabilir. Detaylı baş ve sinüs bölgesini ince kesitlerle tarayabilen bu röntgende hastaların büyük çoğunluğunda septum deviasyonunun mevcut olduğu da belirlenebilmektedir. Sonuçlar değerlendirilirken sinüzit varlığı ortaya çıkarılamamışsa sıklıkla sorulan soru şudur: Sinüzit yoksa bu sapma baş ağrısına neden olur mu? Bilgisayarlı sinüs tomografisinde sinüsler radyolojik olarak ince kesitlere ayrıldığı için bu kemik eğriliğinin sinüsler ve konka ile komşuluğu çok detaylı olarak görülebilmektedir.
Temas nedeniyle baş ağrısını tetikleyebilecekleri öne sürülse de çeşitli merkezlerce yapılan çalışmalarda nazal septum eğriliğinin sinüs delikleri ve burun eti ile komşuluğu ortaya konduğundan yapılan çalışmalarda bunun anlamlı olmadığı belirtildi. daha büyük sayılarla.
Deviasyon baş ağrısına neden olmasa da üst solunum yolu enfeksiyonlarında sinüs açıklıklarını fiziksel olarak tıkayarak sinüs enfeksiyonlarının daha kolay geçmesine neden olabileceği gibi çok sık burun tıkanıklığına da neden olabilir. Bu nedenle KBB hekimlerinin en sık şikayeti burun tıkanıklığıdır. Sinüzit zaman zaman baş ağrısına neden olabilir ancak septum deviasyonunun baş ağrısına neden olduğu kanıtlanmamıştır.